Yine ıssız adalara düşüp döndüm sevgili şehir hayatından bezip yanına alacağı 3 şey hususunda kararsız kalan okur. İzmirli veyahut Aydınlı olanlar anlamıştır da yurdumun diğer müstesna bölgelerinden ve hatta dünyanın diğer ülkelerinden (işte ne bileyim Kanada olsun Avustralya olsun ve hatta Sam Amca'ya selam olsun) bağlananlar için ada kavramı "hangi ada?" sorusunu beraberinde getirmiş olabilir...İşte incirinden ziyade şivesini sevdiğim bu topraklarda o sorunun cevabı hiç şüphesiz ki Kuşadası'dır.
Güneşin yakıcılığının son demlerinin yaşandığı şu tarihlerde tam da şehrin benden daha yorgun olduğu bir cuma akşamı dost meclisinin peşine takılıp kendimi ada sahillerine vurdum...İki katlı sarı bir ev, masmavi bir havuz, yemyeşil çimenler, üç beş minder, iki şezlong, sayısız kadeh, sabahlara dek süren bir muhabbet...Evet.Sanırım o son tekilayı içmeseydim mutluluğun fotoğrafını çekebilirdim size :)